Kayıtlar

Günde Bir Taşı Bina-yı Ömrümün Düştü Yere

Resim
  Fatih Pekel | Kasım 2021 | Isparta Jenga oyununu bilirsiniz; üst üste sıralanmış ahşap tuğlalardan bir kule yaparsınız ve başlarsınız sırayla her bir ahşap tuğlayı, kuleyi devirmeden çekmeye... İlham verici, akıl açan ya da sorgulamaya yönelten Youtube videolarından birinde; insan hayatının ölüme ne kadar yakın olduğunu şu sözlerle vurgulamaktaydı anlatıcı: Günde bir taşı bina-yı ömrümün düştü yere, Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber Bu ilham verici sözler sonucunda ise yukarıdaki resim çıkıverdi bünyeden, derin düşünceler eşliğinde... Tek gerçek sermayesi zaman olan biz insanoğluna sık sık yapılabilecek en güzel  hatırlatmalardan biridir bu... Ömür geçiyor, neden buradasın? Ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun? Şu kısacık, Jenga tuğlalarının ayakta tutmaya çalıştığı dünyadaki hayatının amacı ne? Gece ve gündüz sıraya girmiş hayatından parça parça, dilim dilim, sermayeni götürüyor... Sormayacak mısın? Cevap aramayacak mısın? Ya da gözlerini kapatıp bu ilüzyondan zevk al...

Bir Seçim Şarkısı: Dombra

Resim
Bir ara sevgili dombra sanatçısı Arslanbek Sultanbekov 'un " Dombra " adlı şarkısı ülkemizde çok popülerleşmişti. Hatta altyapısını elektronikleştirip üzerine; kendi siyasi görüşlerine ve liderlerine göre sözlerini ekleyerek siyasi partiler için seçim müziği olarak kullananlar bile olmuştu. Ben de boş durmamıştım ve FL Studio programını kullanarak uzun uğraşlar sonucu Dombra şarkısının kendi çapıma ve zevkime göre altyapısını oluşturup üstüne hışırtılı sesimle lise yıllarından beri arkadaşım, dostum olan ve bu şarkının hem orijinalini hem de siyasi versiyonunu beğenen Ertuğrul Cihangir SARI isimli kardeşime ithafen yazdığım şarkı sözleriyle harmanlamış oldum. Şarkı sözleri aşağıdadır, müzikle beraber bazı kısımları anlaşılamayabilir. Dinleyiverin gari... BİR SEÇİM ŞARKISI - Dombra for E. C. S. Gel otur gör bu zalim acımızı Papaz bile yemiyor her gün pilavı Bitir kahpe saltanatı Geç şu başımıza gayrı Ertuğrul Cihangir Sarı Bir türlü düşmüyor koyduğumun Dolar’ı Kıçı kalk...

En İyi Tasarımcı Kim?

Resim
Fatih Pekel | Ağustos 2021 | Isparta Evrendeki her şey bir tasarıma sahip olduğu gibi her tasarım da bir tasarımcıya sahiptir. Tıpkı üstte absürt bir şekilde duran, en az bir saatimi harcadığım resim gibi... Hatta absürtlüğün yanında, çirkinlikler de taşıyan bir "çizgiler ve renkler yığını" da denilebilir. Acaba neden? Çünkü gözümüzün aşina olduğu, yıllar yıllar boyu alışılmış bir insan kafası modeli ve tasarımı var. Belli ölçüleri, kuralları, genel kaideleri var. Aslında alışkanlıktan da değil, insan kafası ya da başı her ne ise cidden harika ve olağanüstü bir tasarıma sahip. Gerek genel hatları itibariyle, gerek uzuvların konumu ile, gerekirse de estetik yapısı itibariyle insanoğlunun her yeri gibi kafasının da doğal olarak mükemmel bir tasarımı var. Neyse, gelelim yukarıdaki kafa modeline... :) Biraz abartı da olsa sidik yarıştırılamayacak derecede bazı hiper-teknolojik aygıtlarla donatılmış durumda; görme, koku alma, tat alma, işitme vb... Fakat tüm bu aygıtlar bir araya ...

Susarak Özlüyorum

Resim
Bazen susarak özlenir bir şeyler. Ta içinde bir yerlere tıkılmış kalmıştır. Öyle her zaman çıkmaz gün yüzüne, bildirim verip durmaz iki dakikada bir bünyeye... Sen bulursun onu, içini deşe deşe... Parça pinçik edersin, yeryüzü kabuğu gibi katman katman olmuş yüreğini... Yedi kat dibe inersin de inersin... Bazen gülersin, bazen dalarsın, bazen de derin bir iç çekersin; anılara, düşüncelere ve de geçmişe... Bazen çıkarsın bir dağın başına; hesap vereceğin makam sayısını "bir" rakamına indirebileceğin kadar zirveye çıkmak istersin. Hırıltılı sesinin kimseyi rahatsız etmeyeceği ya da hırıltının kimseden rahatsız olmayacağı bir yere yükselirsin. Güneş kucaklar seni, bütün turunculuğuyla... Birazdan yok olmayacakmışçasına hızlı hızlı iniyordur tavandan. Oturursun toprağa, vurursun tellere ve salarsın derinden bir avaz semaya... İşte o an açılır tüm katmanları, taşlaşmış yüreğinin... En derinlerden çıka gelir, sigara dumanı gibi yavaş yavaş, ince ince yayılır atmosfere... Güneş bata...

Bir Çocuk, Bir Ekmek, Bir Umut

Resim
Neredeyse hiç televizyon izlemem. Bazen yemek yerken arkada ses olsun diye açarım. Bazen de dünyada neler olup bittiğini öğrenmek için sabahın köründe ayakta dikilerek gazete manşetlerini okuyan abi ve ablaların programlarını açar izlerim. Evet, sadece haberleri izliyorum bu ara. Bakmayın böyle basitçe ifade edildiğine ama bu topraklarda, televizyondan haber izlemek bile yürek ister, cesaret ister. Küçükken; “Chucky” adında bebek görünümlü, değişik, enteresan, korkunç bir film karakteri vardı. Bizim nesil iyi bilir bu filmi. 🙂 İşte ben o filmi izlemekten tırsardım, hatta hepimiz tırsardık ama ben yine de korka korka izlerdim. Şu an aynı şekilde haberleri de korka korka izliyorum. Niye derseniz, bildiğiniz üzere bu ülkede, bu topraklarda alışık olduğumuz ya da maruz kaldığımız, ya da bize müstahak olan bazı şeyler var. Acı şeyler… Kanlı, şiddetli, çaresizce, acıklı, korkunç, ahlaksızca, hukuksuzca, vicdansızca şeyler bunlar… Evet, bunların hepsi var bu ülkede. Hatta her kanalın haber b...

Bir El Tersiyle İtiş

Resim
Kitapta “De ki: ‘Ben, sadece sizin gibi bir insanım.’” (41:6) yazmasına rağmen biz peygamberi, Allah’ın sevgilisi yaptık. Sonra da İsa’yı tanrının oğlu yapanlara oturduk sövdük.  Biz; Allah’la konuştuğunu, her an her yerde bulunduğunu iddia eden hokkabaz din adamlarının her daim peşinden gittik. Sonra da kendine açıkça peygamberim diyenlere sövdük.  Ulan hep sövdük başkalarına da bir dönüp kendimize şöyle bakmadık? Akıl etmedik biz, merak etmedik, şüphe etmedik, sorgulamadık… Çünkü seçilmiş, şanslı kişilerdik çok şükür! 🙂 Dünyadaki milyarlarca insan içerisinden, zaten az olan Allah’ın sevgili kullarından bir tanesi de bizdik. Doğduğumuz yer en doğru yer, gördüğümüz ve yaşadığımız kültür en doğru kültür, bireyi olduğumuz ailemizin mezhebi en doğru mezhep, sorgulayıp seçmediğimiz ata dinimiz de en doğru dindi. Sence de saçma değil mi? Her şey doğru yani her şey güzel… Ne kadar da bencilsin? Her şey senin için değil mi? Ya da ne kadar iyimsersin? Bu içindeki Pollyanna’dan 250 gr...

Sen Gidersin

Resim
Sen gidersin, güneş gider, gün söner. Ay kalır geriye hışmınla süpürdüğün bulutların arasında. Bir de ufak tefek yıldızlar yukarıda… Sen gidersin, herkes gider, yalnızlık merhaba der. Camekândan süzülen emektar sokak lambalarının loş, sarı ışığı kalır sadece. Bir de hayalin… Bıraktığın koltuğun üzerinde… Sen gidersin, neşe biter, efkâr çöker. Ve bir sigara yakarım, mırıldandığın şarkılar kalır dudaklarından geriye. Puslu dumanla verdiğim hiçbir nefes, sana dokunmadan çıkmaz atmosfere. Sen gidersin, durur yelkovan, durur zaman. İnce ince bir yağmur başlar, biraz da rüzgâr… Ve hep sen… Ne de güzel ıslanırdı şimdi o güzel saçlar… Fatih PEKEL | 13.01.2016

Isparta Atabey Kısık Vadisi Bisiklet Turu

Resim
Yine atladık bisikletlerimize ve tuttuk Atabey yolunu. Hedefimiz Kısık Vadisi. Ispartalı olmama, hatta baba tarafımın da Atabeyli olmasına rağmen burayı daha önce hiç duymamıştım. Ta ki bir gezi kulübünün söz konusu yerde gerçekleştirdikleri bir etkinliğin fotoğraflarını görene dek… Meğer neler kaçırmışız neler? 🙂 NOT: Önceki blogumun başına gelenlerden dolayı bu yazıdaki görsellere ulaşılamıyor malesef. Isparta – Eğirdir kara yolundan Atabey’e dönüş yaptık. Yol hafif yukarı eğimli ama gayet rahat. Bisikletle buralara daha önce iki üç kere gelmiştim ama Kısık Vadisi ilk olacaktı. Yol üzerinde Bayat kazasına da uğradık. Büyük kuru otlar, yeni sararmış buğday başaklarının ve çekirgelerin arasından bisikletlerimizi taşıyarak Sidera Antik Kenti’ne de uğradık. Burada biraz soluklandık. Kentten geriye pek bir şey kalmamış ama amfi tiyatronun tonozlu yan girişi hala dimdik ayakta. Gidip görülesi bir yer ve şehir merkezine çok uzak değil. Buradan tekrar tarlaların arasından Atabey yoluna çık...

Siyah Şemsiye

Resim
Kara göz kapakların, ağırdan iniyordu gözlerinin üzerine. Yüzüne takındığın o güzel ciddiyetle yaptığın işin, hakkını veriyordu bu koyu renk adeta… Beşiktaşlı değilim ama etkileniyor işte insan; gülümseyince ortaya çıkan gözlerinin akıyla, o kara yuvarlağın ahengine… Siyah yakışıyor sana, evet! Bulutlara da yakışıyor bazen bu renk. Ama bulutlar gülümsemiyorlar hiç senin gibi. Bulutlar sadece dans ediyorlar ve yorulduklarında ise bağırıp, ağlıyorlar. Hay aksi, bugün yine yorulmuş bulutların günü. Islanacağız desene… Yağmur en çok sana yakışır belki de… Ama kurumasın birilerinin gözyaşları senin üzerinde. Buna asla izin verme. Al, sana siyah bir şemsiye. Baksana, yakıştı gözlerine…

Ağlasun Sagalassos Bisiklet Turu

Resim
Uzun zaman önce planlayıp karar verdiğimiz Ağlasun Sagalassos Antik Kenti bisiklet turunu nihayet gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu tur; bugüne kadar katıldığım bisiklet turlarının içerisinde, en tehlikeli ve bir o kadar da keyifli olanıydı. Çünkü içeriğinde her şey vardı; toprak, yağmur, soğuk, sıcak, rampa, yokuş, uçurum, tarih, doğa ve çay… GELECEKTEN BİR NOT: Bu seyahat yazımdaki fotoğraflarım teknik bir problemden dolayı kaybolmuştur. Bir gün ulaşabilirsem ekleyeceğim. 😔 Fakat aynı fotoğraflardan oluşan slayt-gösterisi tadında videomun bir iş gelmedi Allah'tan. Onu eklerim. 👊 Ana hedefi Ağlasun Sagalassos Antik Kenti’ni keşfetmek olan turumuza ilk olarak Isparta şehir merkezinden Dere Mahallesi’ne uğrayarak başladık. Neredeyse tüm Ispartalıların bildiği şelaleyi solumuza alıp toprak yola girdiğimizde yaklaşık 15 km boyunca bizi ağırlayacak olan yorucu rampa bizi karşıladı. Sıcak hava da ara ara bunaltıcı olabiliyordu. Ama bu toprak rampada ilerledikçe, çevrenin güzelliği yo...