Hakkımda
1988 yılı Mayıs ayında 7 çocuklu bir ailenin henüz 6 numaralı evladı olarak Isparta'da dünyaya gelmişim. Çok kardeşli kalabalık bir evde büyümenin hem yararlarını hem de mahrum ettiği durumları yaşamış biri olarak nihayetinde bu durumdan gayet memnun olduğumu belirtmek isterim ve kendimi talihli hissederim.
Kalabalık bir ailede büyümenin bıraktığı izleri hala taşımanın yanında her şeyden birazcık anlamak ama bir şeyden tamamıyla anlayamama sorunsalı benim bünyemde de mevcuttur.
Bu sayfada kendimi; şunu sever, şu takımı tutar, şu renkle aşk yaşarım yöntemiyle değil hayatım boyunca nelerle meşgul oldum, neleri yapabiliyorum, tecrübelerim neler, bundan sonraki hedeflerim neler, neler planlıyorum gibi bir paylaşım yöntemiyle anlatmak isterim ki bari birinin işine yarasın.
Müzik
Hayatımda büyük ve önemli bir yer kaplayan müziği ilk sıraya koymak durumundayım. Çünkü ben; bir odasında Ahmet Kaya'lar, Ferhat Tunç'lar çalarken, diğer bir odasında Ahmet Yılmaz'lar, Mustafa Yıldızdoğan'lar çalan, mutfağında ise annesinin çok sevdiği ilahilerin dinlendiği ve abilerinin genel ve temel olarak Türk Halk Müziği ile uğraştığı bir evde büyüdüm. Çünkü ben, bir abisine üniversite sonrası iş arama safhasında psikolojisi bozulmasın, kendisine güvenini yitirmesin ve bir meşgalesi olsun diye alınan bağlamayı, onunla beraber öğrenen diğer 2 abimin yıllar geçtikçe giderek profesyonelleştiği ve yıllar sonrasında, kendimi de diğer 3 abimin yanında bağlama çalarken bulduğum bir ailede yetiştim. Bağlamanın yanında; cümbüş bağlama, cura, biraz yan flüt, biraz bendir ve darbuka, azıcık gitar ve birkaç ufak enstrümanla daha haşır neşir olmaya çalışıyorum. Bunlarda en başarısız olduğum ise kemandır. Kendime bir keman hediye ettirip, uzun uğraşlar sonucu iki tane ufak parça ancak ve bir halle çalabilmiş ve bir kenara bırakıp bağlamaya en iyi onda kendimi ifade edebilmeye kadar itmiştir beni keman... 😊 Bu konuda şimdiye kadar anlattıklarımdan verebileceğim naçizane önerim; her şeyi deneyin, deneyin ve deneyin... Evet başarısız olunabilir ama başarılı olunan bir şey elbette karşınıza çıkacaktır.
Müzik konusunda lise yıllarımda yoğunlukla temel olarak bağlama ile ilgilenirken bir yandan da abimlerin sahibi olduğu ve zamanın şartlarına göre üst düzeyde özelliklere sahip bir masaüstü bilgisayar sayesinde onlarla birlikte evde kayıt (evde stüdyo, home recording) alanında da bilgi sahibi olup çeşitli altyapılar oluşturarak ilgili zamana ve elde bulunan donanımlara bağlı olarak güzel müzik kayıtları oluşturmayı da öğrendim. Hatta yabancı kaynaklardan derleyip topladığı bilgilerle "Home Recording" adında küçük bir kitap bile hazırlayan abim bile vardır. Zamanında şimdiki gibi kolaylık sağlayan programlar olmasa da zamanın Acid, Wavelab, Sony Sound Forge, Magix Audio Editor vb. gibi daha aklıma gelmeyen birçok ses düzenleme/oluşturma programını kullanmışlığım vardır. Sonrasında biraz remix yapmaya heves etmiş ve Atomix Virtual DJ ile kendimi DJ TIESTO havalarına girmiş hallerim olmuştur. Bazen arşivimi karıştırırken denk geldiğim remixlerim oluyor. Bazılarına kahkaha boyutunda tepkiler vererek alay ederken, bazılarına ise: "Vay be! 17 sene önce bunu nasıl yapmışım ben, gayet iyiymiş..." tepkisini verebiliyorum. Hatırladığım kadarıyla o zamanlar en çok emek verip zaman harcadığım remix ise T.A.T.U. - Malchick Gay şarkısına yaptığım sürrealist remix idi. Günlerce manuel olarak kesip biçtiğim ve başka ses kayıtlarından da yararlanarak oluşturduğum remixin en acıklı yanı ise o zaman için 128 kbps ya da WAV kalitesinde bir export almamış olmamdır. Düşünün renkli bir filmi siyah beyaz televizyonda izlemeyi... Aman ya Rabbi! 😂😂
Kalabalık ve müziği seven bir ailede bulunmanın getirdiği bazı yararlardan bir tanesi de ulaşılabilir repertuarın çok geniş olmasıydı. Düşünün bir zamanlar evde 400'ün üzerinde kaset ve yeni yeni CD teknolojisine geçildiği halde onlarca müzik CD'si bulunmaktaydı. Müzik anlamında küçük bir serüvenim de bir gün 5 numaralı abimin elektrik ve elektronikten çok iyi anlaması dolayısıyla kendisine karasal radyo yayını nasıl yapılıyor diye sormamla başlamıştı. Bir gün gittik ufak, 50 metre çapında bir radyo vericisi elektronik devre aldık. Sağ olsun, kendisiyle antenini büyülterek geliştirdik. Devrenin bazı bölümlerini de küçük dokunuşlarla geliştirerek mikrofon ve CD çaların da radyo yayınına gitmesini sağladık. Yaptık ettik derken tabi o yaptı ben izledim. 😅 Sonuç olarak, oturduğumuz sitedeki arkadaşlarıma FM frekansı üzerinden radyo yayını yapabiliyordum. Ulan ne şanslıymışım... Teşekkürler abim benim...
yaşalen deli oğlan
YanıtlaSilcicikuş cicikuş bubacık bubacık
YanıtlaSil