Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kapkara

Resim
Solda ışıklı vitrinler. Kış günü yazdı her yer. Şirin kaldırım kenarında, Çarptı bana o gözler. Kapkara gözler, Beyaz minibüsler, Akşam karanlığı, Ve düş kırıklığı… Hayır iki hece, Bitmez bu gece. Keşkeler yumağında, Bir daha ki sefere… Kapkara gözler, Beyaz minibüsler, Akşam karanlığı, Bazıları siyah sever…

Hani?

Resim
Hani elimde çiçeklerle gelecektim yanına? Açacaktın kapıyı, sarılacaktın boynuma… Hani yıldızlar uçuşacaktı başımızda? Ayrılmayacaktı ellerimiz güneşten yansa da… Hani güvercinler konacaktı penceremize? Rengarenk saksı çiçekleri olacaktı bir de… Hani sıkışıp kalmayacaktık mazide? Sadece sevmek yetecekti bize… Hani nazar duaları okunacaktı? Herkes gıptayla bakacaktı… Hani şarkılar gerçek olacaktı? Ve hani her zaman aşk kazanacaktı? :) Hani daima kollayacaktık birbirimizi? Ve seven insan atlatırdı her şeyi… Hani teferruattı aştan ötesi? Ve ayıramayacaktı hiçbir rüzgar senden beni, benden seni… Hani huzurlu mumlar aydınlatacaktı odamızı? Ve dört mevsim birden bahar kokacaktı… Hani günler ayları, aylar da yılları kovalayacaktı? İnce uzun koridorda çocuklar koşacaktı… Hani avcumdayken yaşlanacaktı ellerin? Gösterecekti her zaman gözlerimi gözlerin… Hani daima sakiniydin gölgemin? Ve ben senindim, sen de benim… Hani üç günlük dünyaydı? Sevgiden ötesi yalandı… Hani bazen göze almaktı? Yada ha...

Güneş Doğuyor

Resim
Geceler zifiri koyu kara. Hayat bir öyle bir böyle akmakta. Sonbahar bitiyor, kış kapıda. Yağmur suları resmi geçit yollarda. Minarenin hacı yeşili kandilleri, Süzülüyor uzaklardan yaprakların arasına. Köpekler hükmediyor bu saatlerde şehrin sokaklarına. Dedim ya sonbahar, kimse yok ortalıkta. Dağlardan sihirli rüzgarlar esiyor. Süpürüyor bulutları yavaştan. Ve bir çift kumru dikenli tellere konuyor. Günüme güneş doğuyor usuldan. Açıldı artık gökyüzü mavi. Duruldu dalgalar deniz çarşaf gibi. Güneşi gördü yer, yer kuruttu kendini. Açacak yine kıpkırmızı günübirlik japon gülleri. Artık sokakta insanlar ve cıvıl cıvıl kuş sesleri. Odun ateşinin kışkırtıcı kokusu burnuma değdi. Ah bir bardak çay olsa ne güzel gelirdi. Nafile! Açılmaz, ne kadar çay içsem de üzerine, bendeki sevdanın rengi. Gözüm ufukta, altında dümdüz bir yol. Biri var ileride, bana doğru geliyor. Bir gülüyor, kızıyor, geliyor, duruyor… Biliyorum, naz yapıyor. :) Sonra uzaktan bana sesleniyor. Seslenmek az kalır adeta okşuy...

Sen

Resim
SEN, bahardaki papatya sarısı. Endamın yeter diyen Kıraç şarkısı. Denizin mavisi, kışın beyazı. Aşk dolu tüm özlü sözlerin muhatabı. ve Mutlu sonla biten tatlı bir Yeşilçam sineması… SEN, hoyrat bir gelincik kırmızısı. Erkenden güne başlamış serçelerin cıvıltısı. Doruklara sevdalı bir dervişin sabrı. Alçaklarda emekçi bir karıncanın günü kurtarma çabası. ve Mesut şairlerin daima ilhamı… SEN, baharda yeşilin tüm tonları. Eski insanların mutlu bayramları. Dünyanın hala yaşanabilir olduğunun kanıtı. Aydınlık gönüllerin duası. ve Mor kanatlı turnaların dansı… SEN, şafakta gül pembesi. Egede mütevazi bir yörük ateşi. Doğuda heyecanlı bir zılgıt sesi. Aşıkların deyişi. ve Memleket hasreti. SEN, akşamüzeri turuncusu. Ekinlerin uğultusu. Derinlerde rengarenk bir deniz kabuğu. Alnı temiz, gönlü dolu. ve Muhakkak sensin benim gözümün nuru. Sen bilmediğim jojoba kokusu. Ellerinde bahardan kalma umut tortusu. Dertli dünyamın mutluluk tohumu. Aslında biraz da kaybetme korkusu. ve Melekler saflığınd...

Maria Puder

Resim
Uyan Maria! Uyan kürk mantolu Madonna! Berlin sokakları sensiz daha soğuk… Ve hala insan yok tanıyacak… Nebatat bahçesi sensiz eksik kalacak. Göçebe ağaçların halini artık kim anlayacak? Gitme Maria! Gitme kürk mantolu Madonna! Teslim olmuştun hani aşka? Yoksa ağır mı geldi sana? Hayat sürprizlerle dolu… İnan bana. İnanmıyorsan, bak burnundaki karnına. Hadi Uyan Maria! Uyan kürk mantolu Madonna! Bak hala trenler sevenleri ayırmakta… Şimdi kim “nereye istersen gelirim” diye fısıldayacak kulaklara? Ve kimler götürecek kefeninde başkalarının acılarını? Ve nerede göreceğiz artık dimdik, güçlü kadınları? Gel Maria! Gel kürk mantolu Madonna! Seni daha nice romanlar anlatacak. Belki son sayfaları hiç gözyaşıyla ıslanmayacak. Belki ismin Maria bile olmayacak. Ama Atlantik’in renkli ışıkları hep yanacak. Ve hiçbir kürk hiçbir kadına bu kadar yakışmayacak. 24.07.2014 NOT: Bu şiiri, Sabahattin Ali'nin sonradan çok popülerleşen, özellikle genç kızların kahve, çay gibi objelerle kombinleyip so...

Yeni Bembeyaz Tertemiz Bir Sayfa

Resim
Yeni, bembeyaz, tertemiz bir sayfa… Ha Ha Ha… Öyle kolay mı? Değil bedava… Dinle de öğren Mustafa. Ona giden yolları, Sokakları, Kaldırım kenarlarını… Geceleri otobüs yolculuklarını, Şehirlerarası otogar telaşını, Moladaki zifiri çayları, İnsan kalabalıklarını, Her sevinçli hoşgeldinleri, Ve her hüzünlü uğurlamaları… Gözlerinin yaşına bakmadan, Birer birer sileceksin… Sahil kenarını, Körfez havasını, Metro duraklarını, Köşede simit satan amcayı, Sabah soğuğunu iliklere nakleden bankları, Onun kokusunu getiren rüzgârı, Bazen bir türlü geçmek bilmeyen dakikaları, Ve bazen de su gibi akıp giden yılları, Söz verip de içmediğin her bir sigarayı, Ve namaz sonrası sözüm ona birliktelik dualarını, Gözlerinin yaşına bakmadan, Birer birer sileceksin… Çektiğin eziyetleri, Çektiği eziyetleri, Gurbet hasretini, Tülbentine sarılı geceleri, Çayla beraber parça parça gevreği, O nemlenmiş avuç içini, Gözyaşı çerçeveli yazdığın tüm şiirleri, Verdiği ve verdiğin her sözleri, Bırakıp gitmeleri, Ve en önem...

Gölcük Yürüyüş Kampı

Resim
Merhaba sevgili okurlar. Uzun zamandır (bir yılı aşkındır) bloguma yazmıyordum. Ama doğal olarak bu süreç içerisinde birçok anı, tecrübe ve bilgi birikti. Felsefeme göre bunları hemen paylaşmalıyım. :) Bu yazımda henüz geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Gölcük Yürüyüş Kampı notlarını aktaracağım sizlere… İyi okumalar. Hazırlıklar 17 Mart 2014 akşamından çantamızı hazırlamaya başladık. Gerekli tüm ekipmanları ve beslenme ihtiyaçlarını çantalarımıza pay ettik. Yola; Muhammet Said Pekel ve Murat Sarı ile birlikte toplam üç kişi çıkacaktık. Daha önce bisikletle seyahat edip kamp atmışlığım vardı ama yürüyerek seyahat edip kamp atmayı ilk defa yaşayacaktım. 18 Mart günü sabah yola koyulduk. Şehir içinde yürümek istemeyişimizden Isparta Dere Mahallesi’ne kadar Muhammed ile otobüsle gittik ve orada Murat abi ile buluştuk. Orada bulunan somurtkan bakkaldan ufak tefek eksik malzemeleri de karşılayıp düştük yollara. Yürüyüşümüz burada başladı ve Gölcük Krater Gölü’nde bu günlük sonlanacaktı. Ertesi...