Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eğitim Sistemi Üzerine

Resim
Geçtiğimiz pazartesi gecesi Alem FM’de, Zeki Kayahan Coşkun’un hazırlayıp sunduğu MATRAX’ı dinliyordum. Yayına katılan bir grup genç, bağlama eşliğinde güzel bir türkü seslendirdi. Bağlamayı çalan arkadaş ise adeta döktürüyordu. Türkü bittikten sonra kendisini tanıdık. Böylesine iyi bir yetenek malesef “Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası” gibi alakasız bir bölümde öğrenim görmekteydi. Tabi Zeki dayanamadı bu duruma. :) Örnek alınası ve çarpıcı bir hayat hikayesi anlatarak, nadide eğitim sistemimize verdi, veriştirdi… Hayallerimizin peşinden koşmamız dileğiyle. Buyurun dinleyelim! Fatih Pekel · Eğitim Sistemi Üzerine - Zeki Kayahan Coşkun 10.12.2012 MATRAX

Misafir Kaşığı ve Çatalı

Resim
Bugün evimiz; olağan günlerinden uzakta, akrabalar ve çocuk sesiyle doluydu. Geniş ailemiz toplanmıştı. Abiler, ablalar, yengeler ve yeğenler… Hepsi canlar! :) Neyse hep beraber yemek yiyecektik. Salona ince uzun misafir sofra bezini serdim. Yengem de kaşık ve çatalları çekmeceden alıp içeri götürecekti fakat iki çekmecede de ayrı ayrı kaşıklar ve çatallar vardı. Hemen anneme sordu tabi doğal olarak: “Anne niye iki çekmecede de ayrı ayrı kaşık ve çatallar var?”. Yengem bu soruyu sorana kadar ben de hiç merak etmemiştim bu durumu. İyice kulak misafiri oldum. Annem şöyle dedi: “Kızım alt çekmecedeki kaşık ve çatallar yeni. Onları misafirlere ayırdım. Üst çekmecedeki kaşıklar ise biraz daha eski. Onları da biz kullanıyoruz. “ Annem bu durumu böyle izah edince, yüzümde hafif ama içten bir gülümseme belirdi. Güzel annemin bu güzel düşüncesi beni çok mutlu etti. Eminim ki bu topraklarda, böyle güzel düşünceleri yaşatan daha nice anneler vardır… O yüzden ben bu toprakları ve üzerindeki insan...

İnternetten Radyo Yayını Nasıl Yapılır (Videolu Anlatım)

Resim
Her geçen gün bize zor ve uzak gelen şeyler sıradanlaşıyor ve kolaylaşıyor. Bunda teknoloji ve internetin çok büyük payı var. Eskiden çok zor yapılabilen şeyler artık internet sayesinde çok kolay. Mesela radyo yayını… Eskiden olsa, bir radyo yayını yapmak için büyük paralar harcayıp bir sürü şey (frekans, verici, mikser vs.) satın almanız gerekirdi. Ama şimdi ise basit bir radyo yayını için; bir bilgisayar ve internet bağlantısı yeterli. Sizden alsa alsa en fazla yarım saatinizi alan bu iş nasıl oluyor hiç merak ettiniz mi? Bu videolu anlatımda, internetten canlı olarak basit bir radyo yayını nasıl yapılır göstermeye çalıştım. Daha önce bu olayı resimlerle anlatmıştım. Fakat gördüğüm icap üzerine bu videolu anlatımı hazırladım. Umarım işinize yarar. Şimdiden kolay gelsin… Bu konu hakkında şu iki yazıya da göz atmanız yararlı olacaktır:

Seversin Onu

Resim
Seversin onu… Gönlüne bir ateş düştüğünde… Yanarsın içten içe. Her kelimen o ateşte yanıp dökülür dudaklarından. Olgunlaşır cümlelerin. Suda kırılan ışık dalgası gibi değişir bakışların. Başka görür ve başka dinlersin onu. Seversin onu… Kalabalıklar içinde tek onu gördüğünde… Badem gözlerini takip edersin gizlice. Bakarsın rengine ama göremezsin nafile. Telden tele vurulan mızrap gibi sarhoşken, Güzel türküler çıkar senden. Gamlı türküler… Seversin onu… Sevdiğini söyleyemediğin zaman… Dağarcığın yetmez düşündüklerine. Anlatamazsın halini… Uzun hava gibi acıklısındır ama. Tekrarlarsın hep aynı kelimeleri. Bazen derin bir of çekersin, Hacminin aksine öz kütlesi sonsuz bir of… Sadece bu anlatır artık. Anlayabilene… Seversin onu… Koyarsın gönlündeki köşküne… Beslersin onu her şeyinle. Bazen gözyaşınla, Bazen de sevincinle… Üşümesin diye, Çekersin arka arkaya sigarandan. En dumanlısından…

Sessizlik

Resim
Sessizlik huzur verir insana aslında. Dost olunabilecek bir olgunluğu vardır. İyi bir arkadaştır, hani yastık gibidir. Misafirperver filandır ama. Yavan gider tek başına. Çay ve sigarayla sürekli desteklenmelidir. Zencidir sessizlik. Siyahtır, kapkara… Güldüğü zaman anlaşılır bu. Bembeyaz dişleri referans olur karanlığına. Cana yakın filandır ama. Sessizdir işte… Bol Ahmet Kaya ile desteklenmelidir. Sessizlik yakınlarda değildir. Öyle çok uzakta da değildir. Bazen bir anda yanına düşülebilir. Bazen istenilse de yoktur orada. Ulaşılabildiğinde mutluluk verir. Muhabbeti güzel filandır ama. Hemen “Gidiyorum ben.” diye tutturur. Veryansın sözler ve bol gözyaşı ile desteklenmelidir.

Susar, Konuşmaz, Konuşamaz...

Resim
Susar, konuşmaz, konuşamaz… Gözlerine bakarsın. Anlamaya çalışırsın. Olmaz yapamazsın. Susar, konuşmaz, konuşamaz… Bir tebessüm beklersin. Dudakları hareketsiz donup kalır. Sen de donarsın, kalırsın. Susar, konuşmaz, konuşamaz… İçini anlamaya çalışırsın. Yüreğini… Hisler, şelale olup akar üzerine. Anlamazsın, anlayamazsın… Şeytan yalnız bırakmaz seni. Susar, konuşmaz, konuşamaz… Gözlerin bulanır. Sisli sonbahar sabahlarını yaşarsın. Umudunu kaybedersin. Nefes alması bile şaşırtır seni. Anlam yoğunluğu yaşarsın. Susar, konuşmaz, konuşamaz… Tokat gibi gelir sana. Soyut bir itme kuvveti ile sarsılırsın. Babasından azar yiyen bir çocuğun, Başı eğik, halı desenlerini incelemesi gibi, Sen de farkında olmadan bırakırsın ciddiyeti. Ve başlarsın duygu ile fizik arasındaki etkileşimi düşünmeye. Susar, konuşmaz, konuşamaz… Seslenirsin, seslenirsin ve seslenemezsin. İdama giden bir mahkûm kâhinliğinde, Sonunu bilirsin. Susarsın… Çırpınmak istesen de, “Nasıl olsa” ile başlayan cümleler seni yıldırı...

Sen Ağladığında

Resim
Hani millet der ya utandığında… Yer yarılsa da içine girsem diye. Ben bu cümleyi sen ağladığında söylüyorum. Yapacak doğru bir şey bulamıyorum sen ağladığında. Vitrinde gördüğü o çok sevdiği oyuncağı, Satın alınamayan bir babanın oğlu gibi. Son derece basit bir çaresizlik yaşıyorum. Basit dediğime bakma en gaddar çaresizlik bu olsa gerek. Söyleyecek söz bulamıyorum sen ağladığında. Sözcükler geliyor aklıma. Sarf edemiyorum onları yüzüne. Köküne, yan anlamına, biçimine kadar, İnce eleyip sık dokuyorum. Ses çıkaramıyorum. Ya da çıkamıyor bir ses köhne vücudumdan… Metabolizmam alt üst oluyor sen ağladığında. Lunaparktaki gondolun en ucuna binen, Yaramaz çocuklar gibi, Ritmik yürek kalkmaları yaşıyorum. Acaba diyorum hep sen ağladığında. Acaba benim yüzümden mi? Ben olmasam ağlamazdı değil mi? Evet evet… Ben olmasam dökülmezdi inci taneleri. Süzülmezdi yanaklarından. Oskar ödüllü romantik filmlere taş çıkartan gerçeklikte, Kızarmazdı o payam gözleri. Üzülüyorum sen ağladığında. Sövüyorum s...

Bisikletle Seyahatin Kazandırdıkları

Resim
Bisiklet, hobinin dışında aslında bir ulaşım aracıdır. Hem de oldukça yararlı bir ulaşım aracıdır. Öyle ki kazandırdıkları listelense uzun bir liste olacağına inancım tam. Ben, bisikletin yararını sonradan anlamış bir birey olarak bisikletle gerçekleştirdiğim seyahatlerden kazandıklarımı liste halinde paylaşıyorum. Bu liste günceldir ve tecrübe ettikçe uzayacaktır. Bakalım bisikletle seyahatin kazandırdıkları nelermiş: İlk olarak bisikletle seyahat edecek kişi idmanlı ve dayanıklı olmalıdır. Değilse zamanla olur zaten. :) Bisikletle seyahat sizi sağlıklı ve dinç yapar. Bisikletle seyahat hayata benzer. İnişler ve çıkışlar vardır. Çıkışlarda sabrı ve dirayeti, inişlerde ise kendinizi kontrol etmeyi öğrenirsiniz. Suyun aslında ne kadar büyük bir nimet olduğunu. Çeşmelerin ise ne kadar yararlı bir icat olduğunu anlarsınız. Kaplumbağaların halinden anlarsınız. Her gittiğiniz yere evinizi taşırsınız. Fazla malda gözünüz olmaz. Çünkü fazla ağırlık taşıyamazsınız. Fazla elbiseniz, fazla ayakk...

Namaz Kılmak Ne Demektir?

Resim
Bugün Eren Erdem isimli bir yazarı keşfettim. Bir televizyon kanalında konuşmacı olarak bir şeyler anlatıyordu. Konuşmalarından bir kaydı izledim ve yazardan namaz kılmanın felsefi bir yaklaşımla ne anlama geldiğini öğrendim. Bakalım ne demekmiş namaz kılmak. Aynen aktarıyorum: Kabe’nin etrafında hiç farklı elbise giyen insan gördünüz mü? Hiç kimsenin dilini, ırkını, rengini farklı gösteren bir işaret gördünüz mü? Herkes orada eşittir. Bir insan namaz kılıyorsa ve Kabe’ye dönüyorsa şunu söylemiş olur. Kıble hedef demektir. “Benim hedefim sınıfsız toplumdur. Ben bu eşitlik toplumuna inanıyorum.” demiştir. Çok mantıklı ve tutarlı bir yaklaşım. İslam’ın kalbinde, Kabe’de hepimiz eşitken niye gündelik hayatımızda rütbelerimiz var? Ayrıca şunları da ekliyor yazar: Cami’de saf saf toplandığımızda, Hac’da beyaz ihramlar içerisinde hepimiz eşitken ya da oruçluyken hepimiz açken, niye bu semboller dışında eşit değiliz? Evet, sonuca gelirsek ben bugün şunu öğrendim: Asıl namaz, selam verdikten s...

Polislik Mülakatı

Resim
Geçen gün, uzun zamandır beklediğim POMEM (polislik) mülakatı gelmiş çatmıştı. Bunun için Isparta’dan Antalya’ya gittim, akrabalarımda kaldım. İki gün Antalya’daydım ama deniz bile göremedim. Sabahın 7:30′unda diktiler bizi bir binanın önüne. Bekle Allah bekle! İçeriye girdik, ha şimdi bitecek… Yok, içeride daha çok bekledik. Neyse saatler sonra bizi bir komisyonun önüne çıkarmayı başarabildiler. Hafif bir ön sağlık kontrolü ve ardından kıçı tavanda protokol huzurunda yarı çıplak gençler… :) Neyse o gençlerden biri de bendim. Tam seçtiğim karttaki konuyu anlatmaya başlamak için bir cümle söyledim ki, adam sözümü kesti: “Yaklaş” dedi. Yaklaştım… Baktı cins cins. “Sakal tıraşı olmadın mı?” dedi. Ben bu kadar ciddi bir şey beklemiyordum ki. “Unuttum” dedim. İnanmadılar tabi. :) Nereden geldiyse aklıma. En son ilkokulda kullanmıştım bu mazereti. Üniversite ve lise bozmuş beni. :D “Sen polis olmak istemiyorsun herhalde…” diyerek bitirdiği konuşmasında: “Önemli bir komisyonun huzuruna çıkıyo...

Hayatı Nasıl Cracklersiniz? (Detaylı Anlatım)

Resim
Hayat, iyi ya da kötü herkesin kullandığı bir paket programdır. İnsan vücudunun en temel ihtiyacı olan hayatı, bazıları deneme sürümü olarak kullanır. Bazıları ise crackler. Hayatın nasıl cracklendiğine gelecek olursak, aşağıdaki maddeleri sırayla, eksiksiz uygulayın. Şimdiden kolay gelsin… İlk olarak kabuğunuzdan çıkın. Kabuğunuzdan çıktığınız yani kendinizi bilmeye başladığınız anda (ki bu yaklaşık olarak ilkokul çağınıza tekabül eder) yapmanız gerekenler şunlardır: İki adet at nalı temin edin. Önceden temin ettiğiniz iki adet at nalını; seçkin, pahalı, tabelası büyük olan bir dershaneye gidip ayaklarınıza taktırın ve at gibi koşmaya başlayın. Bukalemunluk tozu temin edin. Bukalemunluk tozundan bir tutam yutun. Bu sizin, dayatılan her çevreye uyum sağlamanızı kolaylaştıracaktır. Güzel bir ilk ve orta okul hayatı sizi bekliyor. Dersleriniz hep iyi ya da pekiyi olsun. Çünkü sabahın köründe; sırtınızda, kendinizden ağır ve büyük çantayla her gün çileli bir yolculuk yaparak okula gelmeyi...

Isparta - Barla - Eğirdir Bisiklet Turu

Resim
13-14 Temmuz 2012 tarihinde iki arkadaşım: Tahir Dokumacı ve Muhammed Said Pekel ile birlikte  Isparta – Barla – Eğirdir – Isparta bisiklet turunu gerçekleştirdik. İki günde yaklaşık 101,8 km. pedalladığımız yolun  65,9 km’sini ilk gün, 35,9 km’sini ise ikinci gün pedalladık. Anılarımızda; hiç unutulamayacak, güzel bir yere sahip olan bu iki günü buyurun görelim NOT: Malesef gezi fotoğrafları ve videolarımı bir önceki web sitemin başına gelenler yüzünden kaybetmiş bulunmaktayım. :( 1. Gün (13 Temmuz 2012) Isparta – Barla (46,8 km) Tur Başlıyor İlk gün sabah 7:30’da uyandık ve çantalarımızı hazırladık. Eğirdir’de bir gece konaklayacağımız için biraz kabardı çantalarımız. Gruptan sadece benim bisikletim vardı. Muhammed ve Tahir’e ise kiralayacaktık. Ben çarşı merkeze kadar bisikletle gittim ve  arkadaşlarımla bisikletleri kiralayacağımız Yılmaz Motor Servisi’nde buluştuk. Kiralamak için seçebileceğimiz en iyi bisikletleri seçmeye çalıştık. Seçtiğimiz bisikletlerin ikisinin...